EVLİLİK Mİ KARİYER Mİ


Yaşadığımız yüzyılda eski zamanlardakinin aksine kadınların iş gücüne katılımı gelişmiş ülkelerde erkekler ile eşit duruma gelmiş durumda bu ise binlerce yıldır süren geleneklerin artık yeni bir forma girmesine neden oluyor. Geçmişte daha ergenliğe girer girmez evlendirilen kız çocukları, geleneklerin de modernleşmeye ayak uydurması ile birlikte okumaya, eğitim almaya ve daha sonra da çalışmaya imkan buldular ve bu ise beraberinde yeni sorunları ortaya çıkardı. Zira belli bir yaştan sonra psikolojik bir ihtiyaç haline gelen evliliğin yanında, kadınların özgürlüklerini koruyabilmek için kariyer yapmaya da ihtiyaçları var ve bu durum evlilik mi kariyer mi sorusunu sormamıza neden oluyor.
Aslında ikisi de birbirini engelleyen etkenler değiller ancak bunun sağlanabilmesi için hem kadının, hem erkeğin ne istediğini bilir durumda olması ve hayatını doğru şekilde planlaması gerekmektedir. Yıllarca kariyer ve yükselme, hatta kendi işini kurma için çaba gösteren kadınlar, evlendikten ve özellikle çocuk doğurduktan sonra kariyerlerinden bir anca vazgeçebiliyorlar. Maalesef yıllarca verilen çabanın bir anda boşa gitmesine neden olan bu durum, ilerleyen yıllarda geçmişe dönük rahatsızlıklar duyulmasına da neden olabiliyor. Yola çıkarken gerçekten nasıl bir hayat istediinize dair son kararınızı vermeli ve bu plana sadık kalmalısınız.
Bir yandan yoğun bir iş hayatı ve kariyer hayatına devam etmek, bir yandan da evlenerek eşinizle mutlu bir hayat yaşamak istiyorsanız aklınızda tutmanız gereken en önemli nokta sizin bu düşüncenizi kabullenen, anlayan ve sizi destekleyen bir eş bulmanız gerekliliğidir. Eğer sizin kariyer düşüncenizi dikkate almayacak olan birisi ile ev kurmaya kalkarsanız, maalesef kısa zaman sonra ilişkinizde her şeyin eskisi gibi yürümediğini ve şikayetlerin gelmeye başladığını da görebilirsiniz.
Dolayısıyla buradaki seçim aslında evlilik ve kariyer arasında değil, eş seçimi ve kariyer arasında gerçekleşmektedir. Size ev işlerinde yardımcı olan, yoğun zamanlarınızda anlayış gösteren ve çocuk yaparsanız onun bakımında da destek olacak bir eşiniz varsa elbette sorun yaşama olasılığınız çok düşüktür. Ancak sizden hizmet bekleyen ve hiç bir işe el atmaya gönlü olmayan bir eş ise maalesef kariyer planlarınızın ya da evliliğinizin çöpe gitmesine neden olacaktır.
Ayrıca isteğinizin sürekli yükseldiğiniz bir kariyer mi yoksa sabit bir seyir izleyen ve eve gelir getirme amaçlı bir iş hayatı mı olduğu da önem taşımaktadır. Belki hayatınız ve yoğunluğunuz üst düzey yöneticiliklere geçmek için uygun değildir ancak kamuda yahut özel sektörde belli rutinlere oturmuş bir iş hayatının üstesinden kolaylıkla gelebilirsiniz. Sizi mutlu edecek olan seçeneği belirlemeli ve ne kendinizi ne de eş adayınızı yok saymadan doğru kararı almaya çalışmalısınız.

TEKTAŞ YÜZÜK NASIL SEÇİLİR


Tektaş yüzüklerin kadınların çok hoşuna gittiği bir gerçek ve onu daha da mutlu edebilmek için sizin de aklınızda en güzel tektaş yüzüğü almak varsa şimdiden hangi tektaş yüzüğü seçmeniz gerektiğine dair onlarca soru zihninizi kurcalıyor demektir. İlk başta basit bir olay gibi görünse de maalesef yüzük seçme süreci çok sancılı olabiliyor ve biz de sizlere yardımcı olabilmek için işin püf noktalarından bahsedeceğiz. Tektaş yüzük nasıl seçilir diyenler için tavsiyelerimiz hemen aşağıda.
İlk olarak hangi yüzüğü alacağınızdan çok ne kadarlık bir para ayırabileceğinizi hesaba katmalısınız. Zira yüzükler için ödenebilecek miktar neredeyse sonsuza gitmektedir ve verebileceğiniz en yüksek bedeli doğru bir şekilde kenara ayırmalısınız. Bir depo benzin parasına tektaş yüzükler bulunabildiği gibi bir araba parasına yüzükler de kuyumcularda satılmaktadır. ABD’deki mücevherüreticilerinin belirttiklerine göre evlilik teklifi için alınan tektaş yüzüklerin, kişinin iki maaşı kadar bedelde olması uygundur. Tabii ki bu durum mevcut harcama ve şartlarınıza göre esnetilebilir ancak aklınızda bir fikir vermesi açısından bulunmalı.
Bir diğer nokta ise yüzüğün ne tip bir malzeme ile taşa sahip olacağıdır. Pek çok kadın yüzüğün kendisinin sarı altın, beyaz altın ya da gümüş olmasına pek dikkat etmediği, daha ziyade hangi taşa sahip olduğunu önemsediği kanıtlanmıştır. Dolayısıyla yüzüğün metal kısmında gümüş tercihi yaparak burdan kısılan parayı daha değerli ve kaliteli bir taş için ayırabilirsiniz.
Eğer yeterli miktarda bütçeniz yoksa pırlantanın kalitesini orta-üst düzey seçebilirsiniz ve karatı, berraklığı, rengi ve kesimi adlı dört kriterin hepsini ortalama değerlerde olacak şekilde belirleyebilirsiniz. Kuyumcunuz bu konuda size çok daha teknik ve detaylı bilgi verecektir. Gereksiz yere bütçenizi fazla zorlamaktan kaçının. Zira belli bir kalitenin üzerindeki taşlar, konuya hakim olmayanlar tarafından zaten pek anlaşılmayacaklardır.
Sevdiklerimize hediyeler alırken o hediyelerin ona ne kadar uyacağını genellikle sık sık düşünürüz. İşte tektaş yüzük alırken de bunu dikkatle değerlendirmeli ve sadece parasına göre seçim yapmamalısınız. İstediğiniz şekildeki yüzüğü bütçenize uygun şekilde almalı ve sevgilinizin hayat tarzına uygun bir yüzük ile onun karşısına çıkmalısınız. Spor giyimli bir kadın ile klasik giyimli bir kadının yüzük tercihleri arasında ciddi farklar bulunabilir.
Ayrıca yüzüğünüzü alırken, aldığınız yüzüğün kodu ile sertifikasındaki kodun eşleşmesine azami önem göstermelisiniz. Aksi taktirde sahte veya kalitesiz bir ürün ile karşılaşabilir, sevdiğinizi mutlu etmek isterken hem üzücü durumlarla yüz yüze gelebilir, hem de maddi kayba uğrayabilirsiniz.

KIŞ DÜĞÜNÜ NASIL OLUR


Kışın düğün yapmak ve evlenmek pek çok çifte oldukça korkutucu gelmektedir ve ülkemizdeki bahar yahut yaz aylarında düğün yapma alışkanlığı nedeniyle müstakbel karı kocalar akıllarında olsa bile kış düğünü fikirlerinden vazgeçmektedirler. Elbette bu düşüncede tanıdıkların etkisi de oldukça fazla ancak kışın da en güzel düğünlerin yapılabileceğini sizlere hatırlatmak istedik. Kış düğünü nasıl olur diyenler için hazırladığımız bu yazımızda kışın yapacağınız düğün sırasında nelerle karşılaşabileceğinizden biraz bahsedeceğiz.
İlk olarak karşımıza çıkan noktalardan bir tanesi düğün mekanlarının kış zamanlarında neredeyse her zaman boş olduğudur ve bunun sonucunda hem istediğiniz tarihe gün alma şansınızın artması, hem de fiyatlarda yaşanacak büyük indirimler sizi düğün masraflarından büyük oranda kurtaracaktır. Bilhassa kalabalık bir düğün yapmayı planlıyorsanız, yapacağınız masraflar çok fazla olacaktır ve kışın alacağınız indirimler bu fiyatların çekilebilir olmasını sağlayacaktır.
Ayrıca kış zamanlarında herkesin evinde olması nedeniyle düğününüze katılım da oldukça yüksek olacaktır. Evlenecek olan çiftler her ne kadar yaz mevsiminin düğün ziyaretçileri açısından daha iyi olduğunu düşünseler de, tam tersi şekilde yazın zaten pek çok düğüne giden tanıdıklarınız, tüm düğünlere katılmak istemeyecekleri için sizinkine gelmeyebilirler. Kışın yapacağınız düğün neredeyse bütün mevsim boyunca gidecekleri tek düğün olacağı için bu konuda şansınızın artması daha büyük bir ihtimaldir.
Düğünde sevdiğiniz arkadaş ve akrabalarınızı görmek isteseniz de, onların çocuklarının ne kadar büyük bir dert olduğu gerçek. Sahip çıkılmaları oldukça zor olan çocukların kış zamanlarında okulları olduğu için erken yatağa gitmeleri gerekmektedir ve bu nedenle düğün ziyaretçileriniz onları bir tanıdıklarına emanet edip geleceklerdir. Daha az çocuk daha az karmaşa anlamına geldiği için siz de düğününüzün keyfini rahatlıkla çıkarabilirsiniz.
Tabii ki düğünden sonra balayına çıkmak da unutulmayanlar arasında. Kışın daha sıcak ülkelere gitmeyi planlıyorsanız bunun tam mevsimi kış zamanlarıdır. Zira kuzey yarım kürede kış mevsimi yaşanırken güney yarım kürede yaz mevsimi yaşanır ve dolayısıyla Yeni Zelanda, Avustralya, Endonezya, Malezya gibi farklı ve egzantirik ülkeleri tercih edenler buralarda güzel bir yaz mevsimigeçirebilir ve balaylarını deniz kum güneş üçlüsü ile tamamlayabilirler.

BOŞANMAMAK İÇİN YAPILMASI GEREKENLER


Çiftler arasında yaşanan tartışmalar ve anlaşmazlıklar neticesinde boşanmak son yıllarda giderek daha da fazla rastlanan durumlardan bir tanesi ve mutlu bir hayat süreceğine inanarak evlenen karı kocalar maalesef bu dileklerini yerine getiremiyorlar ve evliliklerini sonlandırıyorlar. Bazen eşlerin her ikisi de boşanma taraftarıyken, bazen sadece tek bir eş boşanmayı ister ve bu durum işi daha da zor hale getirir. Eğer siz de boşanmayı istemeyen taraftaysanız, belki de evliliğinizi yeniden düzene sokmanın bir yolu mevcut olabilir. Yine de boşanmanın daha evliliğin başından itibaren uzak tutulması gerektiğini unutmamalı ve son dakikada yapılacak olan pek çok şeyin etkisiz olacağını aklınızdan çıkarmamalısınız.
Boşanmamak için yapılması gerekenlerin en önemlisi eşinizle doğru bir iletişim kurabilmekten geçmektedir. Çiftlerin evlilikleri birbirlerine olan duygusal ihtiyaçtan dolayı devam eder ve eşinizle paylaştığınız hiç bir şey yoksa maalesef bu bağı sıkı tutmanın yöntemi ortadan kalkmış demektir. Bu bağlantıyı koparmamak için eşinizle birlikte ortak ilgileneceğiniz konular bulmalı, birbirinizin arkadaşlarını tanımalı, birlikte keyifli vakitler geçirmeli ve arada bir de olsa romantik anlar yaşamalısınız. Giderek birbirinizden daha kopuk olmanız neticesinde yaşanacak olan soğukluklar ancak bu şekilde engellenebilmektedir.
Ayrıca çevrenizdeki insanlar ve özellikle akrabalarınız ya sizin ya da eşinizin başını şişirerek evliliğinizi yargılayacak, eleştirilerde bulunacak ve aklınıza fikirler sokmaya çalışacaklardır. Hem siz hem de eşiniz bu konuşmalara karşı dirayetli olmalı ve evliliğinizin zedelenmesine izin vermemelisiniz. Özellikle bir tarafın annesine ya da babasına çok düşkün olduğu durumlarda evliliklerin çok daha çabuk bir şekilde sonlandığı, eski ailelerden kaynaklanan sorunların mutlu evlilikleri bile parçalayabildiği bilinen bir gerçektir. Yeni ailenizin yeni eviniz ve eşiniz ile olduğunu aklınızdan çıkarmamalı ve mantık dışı akraba yorumlarını dikkate almamalısınız.
Evliliğiniz süresince hem siz hem de eşiniz elbette çeşitli hatalar yapacaktır. Ancak bu durumu kronik hale getirmemek ve eski hatalardan ders almak büyük önem taşımaktadır. Her bir hatayı eşinizin gözüne sokmamalı ve onun bu hatalarını gözlemleyebilmesini sağlamalısınız. Aksi taktirde onun size karşı olan bakış açısı değişecek ve onu yargıladığınızı düşünecektir. Aynı hataları yapıp durduğunu ve bunun size zarar verdiğini düşünüyorsanız, ona bunu tatlı dille anlatmalı, hatalarından dönüş yapmak istemiyorsa evliliğinizi sonlandırmayı düşünebilirsiniz.

BOŞANDIKTAN SONRA NE YAPMALI


Hiç bir çiftin boşanmak için evlenmediği ortada ancak maalesef hayatta her şey istediğimiz gibi gitmeyebiliyor ve büyük sevgilerle başlayan evlilikler yanlış kararlar neticesinde boşanma ile sonuçlanabiliyor. Bunun üstesinden gelmek ve durumun psikolojik yanlarını en az zararla atlatmak da tabii ki hedeflerimiz içerisinde olmalı. Fakat bazı dış ve iç etkenler neticesinde boşanma sürecini kendimiz için daha da zor hale getiriyoruz ve bu nedenle günlük yaşantımıza dönmekte zorlanabiliyoruz. Boşandıktan sonra ne yapmalı diyenler için hazırladığımız bu yazımızın sizlere faydalı olacağını umuyoruz.
İlk olarak boşanmanın sadece eski eşiniz ve sizin aranızda kalmadığını unutmamalısınız. Genellikle bu sürece anne babanızdan tutun da arkadaşlarınıza kadar pek çok kişi katılır ve yaptıkları yorumlar ile çoğu zaman daha da kötü bir duruma gelmenize neden olurlar. Kendinizi iyi hissedeceğinizi düşündükleri için verdikleri tavsiyeler tam tersi bir etki yaratır ve boşanmayı çok daha zor atlatmanıza neden olur. Onların dediklerini dinlemeyerek ve kendinizi nasıl iyi hissedecekseniz o şekilde davranarak kendinize bir iyilik yapabilirsiniz. İşin içinden çıkamayacak gibiyseniz de uzman bir psikoloğa görünerek daha objektif yorumlar alabilirsiniz.
Ayrıca yaşayacağınız ruhsal dalgalanmalardan en az zararla kurtulabilmek için sürekli olarak bu şekilde kalacağınızı düşünmeyin ve kendinize acımanıza neden olacak filmler, şarkılar dinlemeyi ve izlemeyi bırakın. Evlenmek kadar boşanmak da hayatın gerçeklerinden bir tanesidir ve dünyanın sonu kesinlikle değildir. Yaşamınız boyunca yapacağınız ve seveceğiniz her şey denenmek için sizi beklemektedir ve kendi ayaklarınızın da üzerinde durabiliyorsanız hayatınızı devam ettirmelisiniz. Yanlış kişiyle yaptığınız evliliğin son bulması gelecek için size umut vermelidir.
Ancak pek çok kadının yaptığı hatalardan birisi boşanmanın ardından kısa süre sonra bir başkasıyla evlenmektir. Bu durum sağlıklı karar verme yeteneğinizin olmadığı bir dönemde yapıldığı için çok tehlikelidir ve kendinizi iyi hissedene kadar duygusal dalgalanmalarınızın ortasında bir evlilik kararı daha vermek gelecekte daha kötü sonuçlar almanızı sağlayacaktır.
Eski eşinizle olan iletişiminizi de çok sınırlı tutmanız ve onunla yaşadığınız günlerdeki alışkanlıklarınızı biraz değiştirmeniz toparlanma sürecinizi hızlandıracaktır. Yeniden evlenmek veya bir araya gelmek gibi umutlarınızı bir kenara koymazsanız maalesef eski eşiniz için yalan hayaller beslemiş olursunuz ve yeniden evlenseniz dahi boşanmanızı gerektiren koşullar tekrar bir araya geleceklerdir. İşinize, varsa çocuklarınıza ve kendi hayatınıza odaklanmanız çok daha doğru olacaktır.

EVLİLİK Mİ KARİYER Mİ


Yaşadığımız yüzyılda eski zamanlardakinin aksine kadınların iş gücüne katılımı gelişmiş ülkelerde erkekler ile eşit duruma gelmiş durumda bu ise binlerce yıldır süren geleneklerin artık yeni bir forma girmesine neden oluyor. Geçmişte daha ergenliğe girer girmez evlendirilen kız çocukları, geleneklerin de modernleşmeye ayak uydurması ile birlikte okumaya, eğitim almaya ve daha sonra da çalışmaya imkan buldular ve bu ise beraberinde yeni sorunları ortaya çıkardı. Zira belli bir yaştan sonra psikolojik bir ihtiyaç haline gelen evliliğin yanında, kadınların özgürlüklerini koruyabilmek için kariyer yapmaya da ihtiyaçları var ve bu durum evlilik mi kariyer mi sorusunu sormamıza neden oluyor.
Aslında ikisi de birbirini engelleyen etkenler değiller ancak bunun sağlanabilmesi için hem kadının, hem erkeğin ne istediğini bilir durumda olması ve hayatını doğru şekilde planlaması gerekmektedir. Yıllarca kariyer ve yükselme, hatta kendi işini kurma için çaba gösteren kadınlar, evlendikten ve özellikle çocuk doğurduktan sonra kariyerlerinden bir anca vazgeçebiliyorlar. Maalesef yıllarca verilen çabanın bir anda boşa gitmesine neden olan bu durum, ilerleyen yıllarda geçmişe dönük rahatsızlıklar duyulmasına da neden olabiliyor. Yola çıkarken gerçekten nasıl bir hayat istediinize dair son kararınızı vermeli ve bu plana sadık kalmalısınız.
Bir yandan yoğun bir iş hayatı ve kariyer hayatına devam etmek, bir yandan da evlenerek eşinizle mutlu bir hayat yaşamak istiyorsanız aklınızda tutmanız gereken en önemli nokta sizin bu düşüncenizi kabullenen, anlayan ve sizi destekleyen bir eş bulmanız gerekliliğidir. Eğer sizin kariyer düşüncenizi dikkate almayacak olan birisi ile ev kurmaya kalkarsanız, maalesef kısa zaman sonra ilişkinizde her şeyin eskisi gibi yürümediğini ve şikayetlerin gelmeye başladığını da görebilirsiniz.
Dolayısıyla buradaki seçim aslında evlilik ve kariyer arasında değil, eş seçimi ve kariyer arasında gerçekleşmektedir. Size ev işlerinde yardımcı olan, yoğun zamanlarınızda anlayış gösteren ve çocuk yaparsanız onun bakımında da destek olacak bir eşiniz varsa elbette sorun yaşama olasılığınız çok düşüktür. Ancak sizden hizmet bekleyen ve hiç bir işe el atmaya gönlü olmayan bir eş ise maalesef kariyer planlarınızın ya da evliliğinizin çöpe gitmesine neden olacaktır.
Ayrıca isteğinizin sürekli yükseldiğiniz bir kariyer mi yoksa sabit bir seyir izleyen ve eve gelir getirme amaçlı bir iş hayatı mı olduğu da önem taşımaktadır. Belki hayatınız ve yoğunluğunuz üst düzey yöneticiliklere geçmek için uygun değildir ancak kamuda yahut özel sektörde belli rutinlere oturmuş bir iş hayatının üstesinden kolaylıkla gelebilirsiniz. Sizi mutlu edecek olan seçeneği belirlemeli ve ne kendinizi ne de eş adayınızı yok saymadan doğru kararı almaya çalışmalısınız.

EVLİLİKTE CİNSELLİĞİ CANLI TUTMANIN YOLLARI


Evli çiftler maalesef evliliklerinin ilerleyen yıllarında cinselliğe dair heveslerini yavaş yavaş kaybetmeye başlarlar ancak bu aslında eşlerinden sıkılmalarından dolayı değil, cinselliği çok fazla rutine bağlamaktan geçer ve heyecan zamanla kaybolur. Sık sık aldatmalara neden olan bu cinsel rutinlik, aslında eşinizin sizden sıkıldığını değil, cinselliğin renksizliğinden sıkıldığını göstermektedir. Dolayısıyla eğlenceli ve keyifli bir cinsel yaşam pek çok sorunun da üstesinden gelmenize yardımcı olacaktır. Evlilikte cinselliği canlı tutmanın yolları o kadar da zor değil ve herkesin uygulayabileceği adımlardan oluşuyor.

Eğer genel bir cinsel isteksizlik hissediyorsanız, ceviz ve fındık yahut diğer kuruyemişleri daha fazla tüketebilirsiniz. Kuruyemişlerde bulunan maddeler insan bedeninde afrodizyak etkide bulunurlar ve dolayısıyla cinsel isteksizlik duyan kişilerde sorunun üstesinden gelmeye yardımcı olurlar. Elbette ciddi vakalarda ilaç ve psikolojik tedaviler gerekmektedir ancak sadece hafif bir sıkkınlık haliniz varsa kuruyemişler de size yardımcı olabilir.

Günlük ev hayatınızda sürekli aynı eşofman, pijama gibi kıyafetlerle dolanıyorsanız tabii ki eşinizde cinsel duygular uyandırmanız oldukça zor olacaktır. Dışarıda olduğu gibi evinizde de eşinizin ilgisini çekmek için şık kıyafetler alabilir, bunları estetik iç çamaşırları ile destekleyebilirsiniz. Böylece çekiciliğinizin artmasının yanında yenilikçi bir yaklaşım da benimsemiş olacaksınız.

Kadınlarda cinsel isteksizlik ya da cinsellikten zevk almama en sık rastlanılan sorunlar arasındadır ancak bunlar bazen pelvik kasların çalıştırılmamaktan dolayı güçlerini kaybetmelerinden kaynaklanır. Eğer bu kaslarınızı tuvaletinizi tutar gibi sıkıp bırakırsanız ve bunu her gün belli aralıklarla gerçekleştirirseniz hem cinsel organlarınıza giden kan akışını daha düzenli hale getirebilir, hem de bölgedeki kasların kuvvetlenerek daha iyi kasılmasını sağlayabilir ve cinsel ilişki sırasında daha fazla zevk alabilirsiniz.

Ülkemizde maalesef ön sevişme pek bilinen konular arasında yer almıyor. Bu nedenle direkt olarak cinsel ilişkiye girmek isteyen eşler, işin en eğlenceli kısmı olan bu ön oyunları kaçırıyorlar ve sürekli aynı şeyi yapmaktan sıkılabiliyorlar. Ön sevişme sürenizi uzatarak hem daha eğlenceli vakit geçirebilir, hem de cinsel birleşme öncesi bedeninizin kendini hazırlamasına yardımcı olabilirsiniz. Cinsellik alelacele ve sıradan bir şekilde yaşandığında giderek renksiz hale gelmektedir ve eşinizle daha kaliteli vakit geçirmek için elinizden geldiğinde onu daha canlı hale getirmelisiniz.